Muhtemelen Adını Hiç Duymadığınız Unutulmuş 10 Avrupa Şehri

İspanya’nın kuzeybatısında yer alan şehir, iki Kelt kabilesinin kuruluşuna kadar uzanan çok eski bir tarihe sahip. A Coruña’daki Herkül Kulesi olarak adlandırılan deniz feneri, 2009 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası İspanya listesine dahil edilmiştir. 250.000 nüfusa sahip bu Avrupa şehri, ziyaret etmek için az tercih edilen yerlerden biridir.

Romanya’nın ikinci büyük şehri ve ülkenin kültür başkenti olan Iasi, Moldova sınırına yakın bir konumda bulunuyor. Romanya’nın öğrenci şehri olarak bilinen Age; Vasile Alecsandri Ulusal Tiyatrosu, Moldova Devlet Filarmoni Orkestrası, Opera Binası, Yaş Athenaeum, Yaş Botanik Bahçesi, Merkez Üniversite Kütüphanesi, kaliteli kültür merkezleri ve şenlikleri, çeşitli müze ve anıtları turistlere birçok yer sunmaktadır. Romanya yılda 2,2 milyon yabancı turisti ağırlasa da bu turistlerin birden fazlası Bükreş’i tercih ediyor.

Nis şehri, Sırbistan’ın üçüncü büyük şehridir. Balkanlar’ın ortasında yer alan ülke, bugüne kadar birçok ülke tarafından işgal edilmiş ve tarihi zenginliğinde bunun da payı var. Niş şehrine seyahat ederseniz ziyaret edebileceğiniz birçok müze, sinema ve müzik festivali var. Sırbistan’a nasıl gidebiliriz sorusuna gelecek olursak, artık İstanbul’dan Sırbistan’a otobüsle gidebilirsiniz. Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan Sırbistan’a da bir saat süren uçuşlar var. Ancak gittiğinizde bu hizmetlerin hala mevcut olup olmadığını öğrenmekte fayda var. Bu arada Türk vatandaşlarının Sırbistan’a doksan güne kadar vizesiz gidebileceğini unutmayın!

Avrupa’nın en küçük dördüncü ülkesi olan bu beyliğin başkenti Vaduz’un yaklaşık beş bin nüfusu var. El değmemiş doğası ve birkaç tarihi yapısı ile sizi dinlendirebilecek bir konumdur. Bölge sakinlerinin yüzde kırk ikisi yabancı. İşte turistlerin unuttuğu bu şehri gezebileceğiniz yerler;

• Aziz Florin Katedrali

• Lihtenştayn Ulusal Müzesi

• Vaduz Kalesi

Polonya’nın dördüncü büyük şehridir. Lodz, İngilizce’de ‘tekne’ anlamına gelir. Bana buranın oldukça fakirleşmiş ve görülecek bir yeri kalmamış eski bir sanayi kenti olduğu söylense de, 19. yüzyıl mimarisinin görülmeye değer olduğu açık. Gece hayatıyla da ünlü olan belde, birçok yerel festivale ev sahipliği yapıyor.

Ülkenin tam adını taşıyan Başşehir şirin evleri ile tanınır. Doğası birçok Avrupa şehrinden daha yeterli. Lüksemburg’a gidersen,

• Eski Mahalle

• Ulusal Tarih ve Sanat Müzesi

• Korniş Duvarları

gidebileceğiniz birkaç yer. Bunların dışında ülkede hatırı sayılır sayıda tarihi kale ve tabiat parkı bulunmaktadır.

Moldova’nın başkenti Kişinev, konumuyla da birçok medeniyete ev sahipliği yaptığını kanıtlıyor. Kişinev’in popüler bir destinasyon olmamasının nedeni, Moldova’nın dünyada en az seyahat edilen şehirlerden biri olmasıdır. Kayıtlara göre 2019 yılında bu küçük Doğu Avrupa ülkesine sadece 170.000 turist gitti. Moldova aynı zamanda Avrupa’nın en fakir ülkesi olarak biliniyor. Aylık maaşı 300 euro civarında. Kişinev’e dönerek,

• Stefan Cel Mare Anıtı

• Milestii Mici şarap mahzenleri

• Doğuş Katedrali

• Puşkin Müzesi

• Etnografya ve Doğa Tarihi Müzesi

Belçika’nın güneyi gibi, Liege de bir zamanlar endüstriyel bir güç merkeziydi. Kömür zengini şehir, dünyanın her yerinden öğrencilerin o zamanlar en iyi üniversitelerden biri olan Liege’de mühendislik okumaya gelmesiyle hızla gelişti. Avrupa’nın üçüncü büyük nehir limanına sahip bu şehirde bisiklet sürmeyi seviyorsanız, nehri takip ederek Maastricht’e bisikletle ulaşabilirsiniz. Bir zamanlar sanayi merkezi olmasının da etkisiyle turistlerin ilgisini çekmeyen bir noktadır.

Estonya’nın ikinci büyük şehri olan Estonya, öğrenci ağırlayan bir kasabadır. Yıllar önce Sovyetler Birliği sınırları içinde kalan Estonya’da turizmin bu kadar düşük olmasının nedenlerinden biri de birçok havayolunun buraya uçuş yapmamasıdır. İnternette size çekici olarak gösterilse bile burada bir yabancı olarak zorlanabilirsiniz. Tartu’da gezebileceğiniz yerler şu şekildedir;

• Belediye Binası Meydanı

• Toome Tepesi

• Tartu Katedrali Harabeleri

• St. John Kilisesi

• Oyuncak Müzesi

• Şehir Müzesi

Charleroi, kömür madenleri nedeniyle 1800’lerde son derece zengindi. Bu madenler daha sonra kapatılsa da şehrin atmosferi pek değişmedi. Belçika’da pek tercih edilen bir lokasyon olmasa da farklı ve sakin yerler deneyimlemeyi seven gezginler için ideal bir yer olabilir. Yıl boyunca birçok festivale ev sahipliği yapmaktadır. Gezebileceğiniz yerler;

• Bois du Cazier Müzesi

• Museo de la Fotografía de Charleroi (Avrupa’nın en büyük fotoğraf müzesi)